Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim: İki Büyük Hükümdarın Karşılaşması Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim, Safevi İmparatorluğu ile Osmanlı İmparatorluğu'nun karşı karşıya gelmesinin sembolleridir. Bu karşılaşma, Türk tarihinin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. Siyasi bir mücadele olmasına rağmen, bu olay Sünni/Hanefi mezhebi ile Şii/İsnâ-‘Aşerî mezhepli Türklerin çatışması olarak da görülmüştür. Tarihi Arka Plan Bu tarihi olay, yüzyıllar boyunca Türk toplumları üzerinde etkisini sürdürmüş ve tarih, sosyoloji, edebiyat gibi çeşitli alanlarda birçok esere konu olmuştur. 16. yüzyılın başında bir tarikat şeyhi olan İsmail, bir şaha dönüşmüştür. Ancak tarikat lideri olmak başka, devlet reisi olmak başkadır. Şah İsmail, tarikatını devlete dönüştürmek istemiş fakat bu süreçte başarılı olamamıştır. Osmanlı topraklarından kaçan Türkmenler, Şah İsmail'e gitmişlerdir. Ancak, Şah İsmail, Osmanlı'ya isyan edip kendisine gelen Şahkulu ve adamlarını kontrolü zor başıbozuklar oldukları gerekçesiyle istememiş ve bazılarını öldürtmüştür. İdeolojik Çatışma Yıllarca devam eden ideolojik çalışma ile Osmanlı ülkesinin içi boşaltılmış, Türkmen olan Avşar, Varsak, Tekeli, Ustacalu boyları Şah'ın yanına gitmiştir. Kızılbaş-Türkmenler, Şah'a can ve kanlarıyla bağlanmışlardır. Yavuz Sultan Selim, propaganda karşısında Şah'ı yenmenin zor olduğunu ve karşı propagandaya ihtiyaç olduğunu anlamıştır. Selim'in, şehzade iken babası Sultan Bâyezîd'e karşı çıkmasının nedenlerinden biri Anadolu'yu ele geçirmek üzere olan Şah'ın gücüdür. Şehzade Selim ve Türkmenler 1487 yılında Trabzon'da sancak beyi olan şehzade Selim, Anadolu'daki propagandalar sonucu göçebe Türkmenlerin Şah İsmail tarafına geçmesini gözlemlemiştir. Adaleti ve refahlarını kaybeden Türkmenler, dirayetsiz yöneticiler yüzünden davarlarını ve mallarını yok pahasına satarak Erzincan'da şeyhlik iddia eden Şah İsmail'e kul yazılmışlardır. Osmanlı'nın iskân politikasının da bu durumda payı vardır. Göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçmek istemezler, yerleşik hayatı bir esarete benzetirlerdi. Özgürlüğü dağların yaylalarının serinliklerinde, zirvelerinde, bahar çiçeklerinde bulan Türkmenler Yörük adını bu nedenle almıştı. Yürüyüp giderek, sorunları arkada bırakırlardı. Mektuplaşmalar ve Çaldıran Savaşı Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim, Çaldıran Savaşı öncesinde defalarca mektuplaşmışlardır. Yavuz, Şah'a edebi sanatlarla süslü Farsça mektuplar yollamıştır. Şah ise Yavuz'a öyle mektuplar göndermiştir ki Türkçe'nin tüm duru güzellikleri mısralara yansımıştır. Her iki hükümdar da üstünlüklerini savaş meydanlarından önce sayfalar üzerinde göstermeye uğraşmıştır. Çaldıran Savaşı Çaldıran Sahrası'na 22 Ağustos 1514'te gelen Yavuz Sultan Selim'in donanımlı, disiplinli ordusunun gelişini izleyen Şah İsmail, Osmanlı'nın tüfek ve top ateşiyle ordusunun eridiğini görmüştür. İsmail, ideolojik propaganda ve iman gücü ile Osmanlı'yı yenebileceğini ümit ediyordu. Ancak sonunda devlet olan Osmanlı, tarikat-aşiret yapılı Safevi'yi Çaldıran'da yenmiştir. Bu yenilgiden sonra eşi Taçlı Hatun'u Osmanlı'ya kaptıran Şah İsmail, karamsarlık ve ümitsizlik içinde Hatayi mahlas ile şiirler yazmaya devam etmiştir. 1524 yılında kendi yalnızlığında kahrından ölmüştür. Yavuz Sultan Selim'in Zaferleri ve Ölümü Yavuz Sultan Selim ise fetihlerine devam etmiştir. Bir diğer büyük devlet olan Mısır Memlükleri'nin topraklarını ve hilafeti Osmanlı'ya kazandırdıktan sonra asıl amacı olan Avrupa seferine başlayamadan hayatını kaybetmiştir. |
Biricik
15 Temmuz 2024 PazartesiŞah İsmail'in, Osmanlı'ya isyan edip kendisine gelen Şahkulu ve adamlarını kontrolü zor başıbozuklar oldukları gerekçesiyle istemediği ve bazılarını öldürttüğü anlatılmış. Bu kararının ardında yatan sebepler neler olabilir? Şah İsmail'in bu tutumunun, Safevi ve Osmanlı ilişkilerine nasıl bir etkisi olmuştur?
Cevap yazAdmin
15 Temmuz 2024 PazartesiMerhaba Biricik,
Şah İsmail'in, Şahkulu ve adamlarını reddetmesinin ardında birkaç sebep olabilir. Şahkulu ve adamları Osmanlı'ya isyan ettikleri için zaten birer başıbozuk ve kontrolsüz gruplar olarak görülüyorlardı. Şah İsmail, bu tür başıbozuk grupları kabul ederek Safevi Devleti içinde de benzer bir istikrarsızlığa yol açabileceğinden endişe etmiş olabilir. Ayrıca, Osmanlı ile olan ilişkilerde gerginliği daha da arttırmamak için bu tür isyancı grupların Safevi Devleti'ne sığınmasını engellemek istemiş olabilir.
Bu tutum, Safevi ve Osmanlı ilişkilerinde belirli bir dengeyi korumak amacıyla alınmış bir karar olarak yorumlanabilir. Şah İsmail'in bu adımı, Osmanlı'ya karşı dostane bir tutum sergilediği anlamına gelmese de, iki ülke arasındaki gerginliği daha fazla artırmamak amacı gütmüş olabilir.
Sevgiler,
Cevaplayan